27 Şubat 2012 Pazartesi

Yakaladım..!

sıradan günlerden biri, belki de izmir için sıradan. sırılsıklam olmaya alıştık yağmurdan, dışarıda yapacak işte olmayınca eve gelmek farz oldu.
fransız filmlerindeki ağır ve havalı yağmur sahnesinden fırlamış halim, apartmanın önündeki kedinin elimdeki poşete atlamasıyla bir güzel bozuldu. o tek dilim pastayı benim fırlattığım yere gidip hevesle kurcalarken 
acaba kediler pasta yer mi diye düşündüm. ekmek bulamıyor, pasta yiyor. tarihi sözün haklı kanıtı.
kızım senin pastaymış fransızmış neyine deyip girdim eve.
kahve yapayım dedim ketila-yazılışını bilmiyorum- su koyup. dedim demesine ama ben üstümü değiştirirken kaynaması gereken su kaynamamış.
evet bingo!
o da bozuk bir ev aleti artık.
su kaynatıp kahvemi yaptım geçtim oturdum. ne telefon çalıyor ne bir şey. internette ne olmuş ne bitmiş diye de bir bakındım ama sarmadı. en son ev dekorasyonu oyunlarına bakarken anladım ki hepsi çocuk oyunuymuş,
ikea da dolaşıyormuş gibi hissetmedim yani.

ayrı ayrı tonlarca düşüncemle yağmurun sesini dinlemeye başladım. bu ev.. 
eşyalar aynı ama yeni taşındığım için bazen tanıdık gelmiyor. 
dört duvar bütün evler ama ne kadar farklı barındırdıkları. kendimden sıkılmanın son noktasına falan gelmiştim ki 
bi ses camdan tık tık..
yağmurdur diye önce bakmadım.
sonra minik sarı biraz da tombul arı mayanın dayısının kuzeni gibi duran böceği gördüm.
ne olduğunu anlayamadım ama camı açıp aldım avucuma.
nefes nefese kalmış, parmağımla bi damla su sürdüm ağzına.
dedi ki ,
-ben bal böceği, senin için geldim...
daha fazlasını sorsam da söylemedi.bir de dedi ki,
-anlat bir şeyler.
ne anlatacağımı bilmeden başladım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder